17 Aralık 2010 Cuma

kol düğmeleri

Etrafına bakındı........Bu eski evde artık satılacak hiç bir şeyi kalmamıştı.Karısı terketmiş,eski iş arkadaşları aramaz olmuştu.Bir zamanların kelli felli iş adamı artık insan içine çıkamaz olmuştu.İş hayatında verdiği yanlış kararlar,alkol,kötü alışkanlıklar sonu hızlandırmıştı....Düşenin dostu olmaz boşuna dememişler diye düşündü...Akrabaları bile artık telefonlara çıkmaz olmuştu.Oysa ki istediği sadece bir dost muhabbetiydi.Gözü camı kırılmış bir çerçevedeki eşinin fotoğrafına takıldı.O da gitmişti.Oysa ki ne kadar çok sevmişti onu.İyi kadındı ama rahat bir hayata alışmıştı ve azla yetinmek istemiyordu nicedir.

İş de bulamıyordu.Açtı ve üşüyordu.Bir çorba içebilecek param olsaydı keşke diye düşündü.Pencereye kadar ilerledi.Dünyayla ilişkisini kopartalı o kadar uzun zaman olmuştu ki....Herkes için hayat devam ediyordu oysa.....İnsanlar koştura koştura yeni yıl alışverişine çıkmışlardı.Yeni sene eskisinden daha mı iyi olacaktı sanki?Umut kalmadıktan sonra....Karın yağışı hızlanmıştı....Bu beyaz yağışın gerisinde eski bir hayal gördü.İsviçre de bir dağ kasabasındaydı.Ne çok gelirdi bir zamanlar buraya.....Bu sefer yine iş için gelmişti....Ekibiyle beraber bir fuar için....Gözleri ekibin en genç üyesine takıldı....Çok gençti,ama çalışkandı.Ekibe yeni bir enerji getirmişti.Tek problem kadın olmasıydı.Şirkette çalışan tek kadındı ve o eski kafalı bir adamdı.Garip bir kızdı ,kimseyle konuşmazdı,duvarları olan,mesafeli....Son toplantıda kol düğmeleri satalım diye tutturmuştu.Oysa ki kim kol düğmeleri kullanıyordu artık?Kol düğmeleri özeldir .İnsanların eskiyi hatırlamaya ihtiyacı var demişti...Proje hakikaten çok tutmuş.İsviçre de ki fuarda en fazla satılan ürün olmuştu.

Fuarın üzerinden 6 ay geçmişti.Bir sabah toplantısında ben artık ayrılıyorum demişti satış ekibine.....Geldiği gibi sessizce gitmek istiyordu.Gitmeden odama gelmişti.Elinde bir hediye ile.....Size çok teşekkür ediyorum bu şirkette sizden çok şey öğrendim bu hep beni hatırlamanız için.........Siz çok zor zamanımda beni işe aldınız.Umarım bu hediye de bir gün size zor durumda kaldığınızda yardımcı olur.Paketin içinden çok önemli bir markanın gümüş kol düğmeleri çıkmıştı.

Birden hediyeyi hatırladı.Dolabı hızla açtı.Evet duruyordu ......Birden ağlamaya başladı...Allahım iyilik yap iyilik bul boşuna dememişler....Çorbanın kokusuyla keyiflenmişti.....Teşekkürler buğulu gözlü küçük kadın umarım bir yerlerde hayat sana hep iyi davranır............

15 Aralık 2010 Çarşamba

Derin uykudan uyanabilsem,silkelensem,yaşadıklarıma şükretsem,yaşayamadıklarımı ıskalamasam.Kendime rağmen çekip gitsem sonra tekrar güvenli limanlara dönsem....Yeniden hatalar yapsam,kendimi bıraksam,içimdeki kontrolü öldürsem..........Tekrar güvensem,beni açsam insanlara..............Yeniden çocuk olsam,yine hayatta şasırsam,kavşaklardan keskin dönüşler yapabilsem............Yeniden sarılabilsem sevdiklerime,sevmediklerimi anlayabilsem.......Heyecanlarımın peşinden koşabilecek gücüm olsa...........Hiç yorulmasam.........Ama artık çok geç..............

ada çocukları

Bir adada doğan ve büyüyen çocuklar biraz garip olur yaşıtlarından.Ada çocukları korkusuzdur.Cesaretle bir kayadan atlamasını da öğrenirler,korkusuzca doğa olaylarıyla bütünleşmeyi de.........Yağmura da ,fırtınaya da ,gökgürültüsüne de hazırlıklıdır ada çocukları.......En geç 3 yaşında anne babaları tarafından denize atılırlar ada çocukları yüzmeyi öğrensinler diye.....O yüzden hayatta da her olaya da biraz düşüncesizce atılırlarlar.Ada popülasyonları karma bir gruptan oluştuğu için her bayramı bilir ada çocukları........Müslümanı,Rumu,Ermenisi,Musevisi herkes birdir.........O yüzden hayatları boyunca kucaklarlar değişik grupları.Bir sofrada değişik etnik grupların olması zenginliktir.......O yüzden ada çocukları büyüdükçe paylaşırlar sofralarını..........Hiyerarşi de önemlidir adalarda....Büyüğe saygı,küçüğe sevgi........Maskeli balo gibidir adada hayat....Eğlenceleri,düğünleri,piyasası...........O yüzden ada çocukları için hayat neşelidir....Bol müziklidir.......Evlerin kapısı açıktır adalarda.Herkes birbirine sonsuz güvenir.O yüzden hayattan ilk darbeleri aldığında şaşırır ada çocukları....Özgürlük duyguları gelişmiştir ama her gidiş adaya dönmek için bir bahane olduğundan o çemberin içinde döner durur ada çocukları....Çünkü bilirler ki sona doğru adanın kokusu da toprağı da çeker insanı...............

8 Aralık 2010 Çarşamba

UÇAKLAR

En huzurlu olduğum yerler denizde değilsem zannediyorum uçaklar....Arayan yok,cevaplanması gereken sorular ertelenebilir,yolculuk boyunca sorunlar unutulur.Bulutlarla arkadaş olup sevdiğiniz şehre uzaktan bakarsınız.Gitgide toplu iğne başına dönüşen yerler ve insan toplulukları.O zaman bu hayatta ne kadar önemsiz olduğumuz aklıma geliyor.Yaptığım sorgulamalardan utanıyorum.Ego patlamalarını hayretle düşünüyorum.O uçak bizim şehrimize her indiğinde sen gelirsin aklıma ve dünyanın her yerinden birbirimize attığımız landed mesajları.....Özür dilerim kalbini kırdıysam.......Hayatlarımız hep bol yolculuklu olsun ve artık egolara yeter diyelim

Piyango

Hayat piyangosu zaman zaman vurur hepimize.Kimimize iyi bir eş,kimimize bol para,hayırlı evlatlar,bazımıza kötü kader,bazılarımıza bir hastalık.....Her an ,her şeye hazırlıklı olmalıyız.Sabah evden çıkarken akşama dönüş var mı bilemiyoruz...Her şey bir masal gibi güzel giderken ne oluyor da bir an her şey bozuluyor?Yazgımız hakikaten doğduğumuz an alnımıza yazılıyor mu yoksa yaşam denen bu hayat oyununda aldığımız her karar ve döndüğümüz her kavşak bize bir sonraki durakta karşımıza iyi ve kötü olarak mı çıkıyor?Bilemiyorum cevabı hiç öğrenemeyeceğimiz sorulardan biri....Bazen o harika bir insandı bu başına gelmemeliydi diye düşünürken aslında olanın en hayırlısı olduğuna daha sonraki yıllarda şahit oluyoruz.Büyükler yanılıyor mu?Her şerrin arkasında gerçekten bir hayır var mı?Yaşamda kumarbaz mı olmak gerek yoksa tekdüze sakin bir limana demirlemek mi?Cevabı biliyor musunuz?

Kırmızı kaşmir battaniye

Bir kilise bahçesi.....İçeri giriyorum...Işıklar içinde herkes burada...Farklı dinler,farklı meslek grupları.herkes.....Ortaya doğru ilerliyorum.Herkes tanıdık.Ada dostları,okul arkadaşları,Taksim grubu,aa şu esmer adam fasıl grubunu klarnetçisi değil mi?Allah allah onun ne işi var burada?Akrabalar,kuzenler,iş arkadaşları,yurtdışından dostlar.Ne çok ortak tanıdığımız varmış.Onu görüyorum en sevdiği mor elbiseyle....Ama ama bu benim!!!!!!!!!!!Ne işim var burada?Arkamdan biri fısıldıyor biz sana geldik.....Ama bu gerçek olamaz benim hayallerim,almak istediklerim,hayata vermek istediklerim,hayatla tamamlanmamış hesaplaşmalarım vardı.Neden neden yarım kaldı?Gözüm maviş gözlerinden iki damla yaş süzülen iki adama takılıyor.Onlar benim hayat ve yol arkadaşlarım.Baakkk canım sen mi ben mi derken demiştim ikinize de önce ben diye.....Kalabalık bir parti gibi.....Gerçekten üzülenler,günahı boynuna rahmetli biraz salaktı diyenler,bitse de gitsek diyenler......Herkes burada .Bir tek O yok .Gelmeyecek değil mi?O gelmez sen bunu biliyordun zaten....Evet cenazeleri sevmezdi hiç.....

Yukarıda uçsuz bucaksız yeşillikler var .Çok güzel burası.Özgürce köpeğinin peşinden koşuyor genç kadın...Bugünlerin tadını çıkar diyor baş melek....Yakında araf kısmına alınacaksın...O niye?Yaşarken hep orada kaldığın için...Kararlarının bedelini tek tek göreceksin.Oraya gitmeden bir kere sadece bir kere inebilir miyim yeryüzüne?İyi hal ve davranış karnenden dolayı bu izni veriyoruz.Hadi git bakalım...Yeryüzüne yollanır genç kadın....Herkesi çok merak ediyorum ama bir kişinin bana ihtiyacı var.Ona varlığımı belli etmeliyim.

Alevler yanan bir şöminenin önünde konyağını ağır ağır yudumlarken bulur onu....Yalnız ve ıssız.....O da ne ?Ama bu hep benim ona vermek istediğim kan kırmızısı kaşmir battaniye....Demiştim ona Callasın Onassise ölüm döşeğinde verdiği battaniyenin benzeri bu...Gülmüştü bana ben böyle bir aşk yaşadım dediğim zaman.....Bir gün sana onun aynısını vereceğim...Delisin sen demişti.....Canımmm ne kadar yorgun ve mutsuz gözüküyor.Ona dokunmak istiyorum.Ama bu bir cam.....Camı geçemiyorum.Yanında olduğumu bilmesi lazım.

Adam ensesinde ufak bir ürperti hissediyor.Ne garip kızdı.Bir fırtına gibiydi..Beni çok yordu,hep sorguladı,ama bir an onunla mutluydum ben diye düşündü adam....Ama söyleyemezdim,gidemezdim,başka sevgilerden yorgun düşmüştüm...Yaptığım şey en doğrusuydu.Ama giderken demişti seni en çok ben sevdim diye....Evet beni en çok o küçük kadın sevdi......Ve bende galiba sevdim...Adamın yanağından bir damla yaş süzülür.Kadın adamın ağladığını ilk defa görür baş meleği çağırır....Artık gidebilirim,artık ruhum huzur buldu der diye düşünür gökyüzüne süzülürken.

Dik durmak....

Bir sahil kasabasında herhangi bir gece.....Kadın darmadağın,umutsuz ve yorgun....Güzel bir şarkı sözü aklına takılmış.Durmadan onu dinliyor....O şarkıda kendini buluyor...Hiç tanımadığı bir adam omuzuna ufak bir dokunuş yapıyor...Bütün gece seni izledim.Nedir derdin?Umutsuzum....Bu mudur derdin umutsuz olmak mı?Hakkında çok şey duydum,herkes seni örnek gösteriyor...Acı bir gülüş sarar genç kadının yüzünü....O örnek gösterilen bensem bu halim ne?Sen dünyada bir tek senin mi acı çektiğini düşünüyorsun?der adam....Ben bu düzenden geçtim.Babaç bir tavsiyede bulunmak isterim.Ayağa kalk ve dik dur,kahrından ölsen bile göstermeyeceksin,yaşama ve insanlara karşı dik duracaksın....Bunu benim için yap....Çünkü artık benim son günlerim....Bunu yaparsan ruhum duyar ve mutlu olurum....Ve sessizce gecenin karanlığında kaybolur.....Kadın bir daha o adamı ve o şarkıyı hiç unutmaz.Her dibe çöktüğünde o adamın o gece hayatını kurtaran o sözleri aklına gelir......Ayağa kalkar ve dik durur.
Siz hiç en sevdiğinizi toprağa verdiniz mi?Büyüklerinizi,annenizi,babanızı ,kardeşinizi,sevdiğiniz erkeği ,kadını,eşinizi,evladınızı...Haberi alırsanız ve kalırsanız böyle....Saatler durur,bir film karesinde aklınız gel-git yapar,takılır kalırsınız zamanda....Kızgınlıklarımız,söyleyemediklerimiz,doyamadıklarımız aklımıza gelir.Sevgilerimizi bizden alan hastalıklar,kazalar,cinayetler.....Bahaneler.....Giden gitmiştir.....

Henüz insanoğlu ölümden sonra ne var bilmiyor?Bir de yaşarken öldürdüklerimiz ,kalbimizden çıkıp gidenler,unuttuklarımız,unutmak istediklerimiz....Hep bir bahane buluruz...Bugün onunla yemek sözümüz vardı...İşe daldım gidemedim..Ama yarın hep var...Yarın yok...Hayat bir gündür o da bugündür.....Aptallık da olsa gidin sevdiklerinizin kapısını çalın.....Keşkelere yer kalmasın.Kafanızdaki tüm anılar hep canlı kalsın...

BABAM VE TÜM YİTİRDİKLERİMİZ ANISINA
Bugün anladım seni.....Bugün o oldum,dışarıdan bakılınca,anlaşılmayan ,ötekileştirilen,kapalı kapılar ardında arkasından konuşulan.......Bugün anne oldum....Hayat boyu annelik görevinden istifa edemedim.İsteklerimi hep erteledim.Çocuğum mutlu olsun diye....Bugün tekrar çocuk oldum...Elimizden oyuncaklarımızı aldılar sesimizi çıkaramadık.Hayallerimizi hep öteledik anne babalarımızın gözünde iyi evlat olabilmek için....Hep onların hayallerini tamamladık....Bugün yorgun evliliğinden kaçamayan,düzen budur devam etmelidir diyen,aşkını yaşayamayan adam oldum.Bugün şiddeti gören kadın oldum....Kocasından dayak yiyen köylü kadın,aynı sorunu yaşayan kentli kadın oldum.Yok aslında farkları bunu öğrendim.Her gün gazeteler de gördüğümüz ama sayfayı görmezden geldiğimiz o kadın oldum....Bugün yaşlı oldum.İtilen,kakılan artık lafına itibar edilmeyen bu da iyice bunadı denilen o köhnemiş beden oldum...Bugün ideallerini gerçekleştirememiş bozuk düzene evet demek zorunda kalmış o idealist genç oldum.Tüm umutlarımı ve hayallerimi çöpe attım...Bugün eş oldum.Eşini sevgiyle sarmalayan,hataları görmezden gelen kalkan oldum.Bugün sevdiği adamın gözlerinde başka bir kadını gören aşık oldum.Bugün ben oldum...Yola devam dedim.

Arkadaş ailem.

Benim kardeşim yok....Hayatta seçtiğim arkadaşlarım kardeşlerim benim....Çok küçük yaşlarda bunu ilke edindim kendime....Bazen kardeşler arası kıskançlıklar,sevgi bölünmeleri oldu...Ama bildim ki her zaman yanımda hayat yolumda seçtiğim bir kardeşim oldu yanıbaşımda....Ben ağlarken onlar elimi tuttu,onların acısı varken ben sarmaladım onları sevgimle....Gidin kendinize bir hayat kardeşi bulun.....Varsın bilsin sırlarınızı,görsün gözünüzden akan dipsiz nehirleri.....Sona yaklaştığınız her an bir dost el hep yanınızda olsun....Geç kalmayın.....Açın kendinizi dünyaya ve kardeşlerinize......

Serhan Gürkan,Simla Usluel,Banu Kalpakçıoğlu ,Bekir Kaya ve tüm Taksim grubum adına......

Kahraman

Onun olamadığı her şey sendin....Artık ondan bir farkın yok....Artık sona geldik.Artık kazanılacak savaşın yok benimle.....Artık bitsin bu inat,çekişme......Artık hayallerimiz,ortak paydalarımız yok.Artık yoruldum.....Artık benim kahramanım yok ......
Yüreğine güvendiğimiz adamlara,kadınlara,insanlara neler oluyor?Neden bunca yaşadığımız olaylar,kısır döngüleri,trajediler.......Güvendiğimiz eller neden yarı yolda bizi havada bırakıyorlar?En mahrem ,duygu ve düşüncelerimizi paylaştığımız insanlar neden yıllarca bekleyip,en ummadığınız anda bir intikam ateşine düşüyorlar?Yaşarken niye öldürürler insanları?Bütün çektiklerimizi çöpe mi atmalıyız?Nerede bize büyürken öğretilen erdemli olmak,vicdanlı olmak,küçüğü ezmemek davranış biçimleri?Yoksa bir Semiramis Pekkan şarkısında olduğu gibi bize hep yalan mı söylediler?Kaderden bahsetmediler mi?Ufacık bir vicdan kırıntısı kaldı mı yüreğinizde?Düşene el uzatmak ne zamandır aptallıkla eş değerde?Daha çok paran,malın mülkün var diye daha mı güçlüsün?Artık öğrettiler mi sana da gardını almayı,dostunu arkadan vurmayı,yalan söylemeyi.......Alkış......Artık büyüdün....Çok geç olmadan rollerinizi ezberleyin çıkın sahneye.....

Yengeç ve ay

Yengeç bir gece aşık olduğu denizin kenarında dalgalara karşı bir kıyıya tutunmaya çalışırken başını kaldırıp ayı görmüş.Yengeç ayı severmiş hep onda kendinden bir şeyler bulurmuş.Ay da severmiş yengeci....Onu küçük ama kararlı ,geceleri dertleştiği bir arkadaşı olarak görürmüş.Yengeç sormuş:Acaba deniz en çok hangimizi sevdi?Ay demiş ki tabii ki beni......Yengeç nasıl bu kadar eminsin diye sormuş:Çünkü demiş ay onu herkesten daha iyi tanırım.Ben geceleri çıkmasam o hep sıcak kalır....Onun bana ihtiyacı var.Ya sen sen ne yaptın ki ona .Haddini bil demiş....Yengeç ama ben onun sakin tarafıyım.Bana her ihtiyacı olduğunda bilirim ve hissederim kıskaçlarımla sarıp sarmalarım onu.....İkimiz beraber hep kıyıya vururuz....

İkisi de sessizliğe bürünmüş.Dalgalı denizin ikisi de yıllarca durulmasını beklemişler.O limandan bu limana sürüklenmesini ,bir kaç gemiyi batırmasını,yeni adaları keşfini kederli bir gülüşle seyretmişler.Ay bir daha hiç tamamlanmamış hep yarım kalmış.Yengeç kayalara çarpa çarpa önce bacaklarını kaybetmiş sonra dik duracağım dedikçe daha çok deniz fırlatmış kayalıklara.......

Aradan yıllar geçmiş.Yengeç bir gece Aya kapat üstümü ben denizi çok sevdim artık gitme zamanı demiş.Uğruna ölünecekse ölürüm demiş.Ay ın yanağından bir damla yaş süzülmüş.Sen benim dostumdun gitme demiş....Yengeç demiş ki:Mutluyum ki denizi çok seven yengeç ve ayız biz.....Sen ,bensin.Ben ,sen...........İkimiz de denizin güneşiydik.Yoktur birbirimizden bir farkımız.Yengeç aya son bir kez bakmış.Elveda dostum demiş......

Deniz e mi ne olmuş?Hala o liman senin,bu liman benim dolaşıyor........

7 Aralık 2010 Salı

Acının tarifini yapamam sana...........Her gittiğinde hayat durur,deniz çekilir,ay ve güneş küser birbirine,yağmur günlerce yağar.Dibin dibi olmaz diye düşünürken,tam her şey bitti derken bir bakış,eskilerden söylediğin bir söz klavuz olur hayatıma yine yeni yeniden diye düşlersin...Oysa ki her gelmeler bir kez daha seni sonsuzluğa uğurlamaktır.Bahaneler yaratırsın kendine hayatla ilgili..........Bu sefer farklı olacak,bu sefer bütün kötülüklerden bir iyilik yaratabilirim diye düşünürsün onun ve benim adıma........Koruma ve kollanma duygusunun sıcacık gövdesidir seni hayata bu derece bağlayan.............O varsa sen varsın ,o yoksa sen yoksun diye düşündürtür hayat seni.........Eskilere,yaşanmışlıklara saygın sonsuzdur....Kalp mağarasında her şey sonsuza kadar saklı kalır beni sana verdiği için bütün eski sevgilerine şükredersin.Onlar seni farklı görseler de.......Benim rüzgarıma kapıldığın her an sana güneş olurum,dalgalı denizime uğradığın her saniye yaşam benim için o sabah tekrar doğar.....Ama bilirim makus kader bozulmaz,hayat bu kadar hakkaniyetli davranmaz kimseye.....O zaman dalarım fırtınaya ,dik durmam dalgalardan korkmadığım anlamına gelmez...Ama bilirim derinlerde bir yerde bir yerde birbirimizi tekrar buluruz............Geçmişin,bugünün ve yarınların için ben hep buradayım...........